insan yetiştirmek yatırım tabii. mi ayrı.

heh ben dün aynısını kola şişesi ile yaşadım ve kapağı biraz suya tuttuktan sonra açıldı. kesin ondandır demiyorum, şans da olabilir, ama bana etkisi var gibi geldi.

bu arada, erkek değilim :D

çakmakla ısıt kapağını. tek tarafını değil ama etrafında bi dolaştır bi süre. ilkokul 3 fiziğine hoşgeldin.

erkeksen mutlaka ayarlanabilir ingiliz anahtarı vardır. 1 saniye sürmüyor açması. :)

avucunun içiyle açma şu şişeyi. baş ve işaret parmağın yeterli. elin acıyorsa havlu filan gibi bişeyi elinle şişenin arasına koyarak da deneyebilirsin.

%100 çözüm havlu yerine bulasık eldivenini eline gecirmeden kapagın üzerine sararak aç.

kargoyla yolla bizim eve. allah belamı versin ki açarım lan. sonra da geri yollarım. unutmazsın hayatın boyunca.

Tırtıklı bıçakla kesebilirsin kapağın altından
Not: son seçenek olarak tabi.

açıp içitiniz mi? evinizde ceviz, fındık kıracağı varsa onunla da kolayca açabilirsiniz.

ilk başta suya tuttum sonra açmayı denedim olmadı. kapağı kuruladım havlu benzeri bir bezle açtım,içtim. :) sonra tekrar içmek istedim bu sefer havlu ile de açamadım :( nasıl bir kapaksa sonra cro magnon'ın dediği gibi çakmakla ısıttım hemen açıldı. herkese yorumları için çok teşekkür ederim.

afiyet olsun da beni güldürdünüz gece gece ikinci kez aynı şeyi yaşayıp "nasıl bir kapaksa" diyerek, siz biraz genel olarak kapakları hunkarca sıkıyor olabilir misiniz acaba :)

Eğer kapağı kapatırken şişeyi sıkıp içindeki havayı dışarı çıkarıyosanız kapak daha zor açılır. Şişenin içindeki gazdan dolayı kapak şişenin içine doğru çekilir
Not: fizikçi kimyacı değilim tamamen akıl yürütme

question. çok anormal değil olur öyle.

question

şarabın mahzende saklanmasının bi sebebi vardı diye biliyorum

eğik durması ve bilmemkaç derecede olması püf nokta diye biliyorum. öyle değilse içme bence

sirke olmadıysa bişey olmaz. şarabın bozulması alkol oranının düşmesi ve sirkeleşmesidir, birkaç yudumda anlarsınız.

ışığa tut berraksa yüksek ihtimal içilebilinir berrak değilse açmadan at.

internet bankacılığı varsa kartın, açık provizyondan işleme bakıp hemen onaylatabilirsin

internet bankacılığı diye bir güzellik var. ya da atm'den hesap hareketlerine bakılabiliyor olması lazım orda bulursun.

wii ile beraber paket olmasın dnr'daki? muhtemelen öyledir.

vatandaki sadece denge tahtası

senin bununla kıyaslaman lazım

www.vatanbilgisayar.com

hatırladığım kadarıyla aşağı yukarı 48 saat içerisinde dolaşımdan tamamen temizlenir.

uzmanı değilim ancak şunu söyleyebilirim, hepsini aynı anda alırsan vücut depolar.aralıklarla alırsan yakabileceğini yakar fazlasını depolar.

güzel bir soru sormuşsun ama metabolizma kalori hesabıyla özetlenebilecek kadar basit birşey değil. cevap hayır, aklıma gelen birkaç şeyi özetleyeyim,

1) mide hacmi artar, açlık hissi daha çabuk hissedilir.
2) metabolizma kendini öğün miktarı ve sıklığına göre ayarlar. bir günde alacağın toplam kaloriyi tek öğünde alırsan günün büyük kısmında açlık hissedersin ve bünye enerjiyi depolamaya meyillenir ve metabolizma hızın da düşük seviyelerde seyreder.
3) aldığın kaloriden ziyade bunu hangi formlarda aldığın önemlidir. yediğimiz besinlerin bir kısmı hücre ve dokuların yapısına katılır. günlük aminoasit ihtiyacını yeterince karşılayamazsan metabolizma tamamen sağlıklı olmayacaktır. hatta yeterince esansiyel aminoasit alıp almadığın da önemlidir, hayvansal aminoasitler dışındaki esansiyel aminoasit dediğimiz aminoasitler hayvan bünyesinde sentezlenemez dolayısıyla dışarıdan almak zorundayız.
çok fazla yağ tüketirsen bu da beslenme için uygun değil. bu noktada yağların doymuş olup olmaması da önemli mesela. doymuş hayvansal yağlar damar yolların için de sağlıklı değil, parçalanıp enerji verici olarak kullanılması da verimli değil.

karaciğerde yalnız bir miktar şeker gerektiğinde kana verilmek üzere hazırda tutulur. onun dışında eğer kısa sürede gerektiğinden fazla besin tüketirsen doğrudan yağ olarak depolanmaya meyillidir. besinlerin yağ olarak depolanması kolayken yağ dokusunun metabolizma hızı oldukça düşüktür ve bu bölgelere pek fazla kan damarı ulaşmaz. dolayısıyla bu yağları yakıp kullanmak zordur.

aslen daha birçok faktör var. ama sorunun cevabı net olarak hayır.

6 gün boyunca 1000 yiyip 7. günde 8000 yemek normal besin tüketiminden çok farklı sonuçlara yol açar. öncelikle günlük yeterli kaloriyi alamayan bünye yağlara ve protein yıkımına yönelir. yapısal proteinlerini kaybedersin. kas kütlesinde kayıp ve kas dokusunda metabolizma düşüşü gerçekleşir ve uzun vadede metabolizma kendini günlük 1000 kilokalori alımına göre ayarladığından 7. gün aldığın 8000 kilokalori doğrudan depolanmaya meyillenir. şişmanlasan bile kas kütlen artmayacak, yağlanacaksın. beslenmede 'genel düzen' önemlidir. genel düzenin dışına çıkan bir günlük değişimlerin uzun vadede çok bir önemi olmaz.

@cro magnon
"1) mide hacmi artar" Mide hacmi artmak durumunda değil gibi geldi, misal kalorisi çok yüksek hacmi düşük (margarin oldu ilk aklıma gelen, yağ vb. :S) gıdalar mide hacmini arttırmaz sanıyorum.

340733, seninki dahil.

340 bin 734 galiba. duyuru numarana baksana.

42

bak nickinin yanında bir rakam var. cevap o.

340733

340750

daha önce soruldu bu. yapamadık diye hatırlıyorum.

bir yumurtayı al üzerine bu daire ve dikdörtgenleri çiz. o zaman çözebilirsin.

imkansız.

bu sorunun çözümü yok.

arkadaşlar ben yaptım.

img809.imageshack.us

noktaların içinden geçmek sayılmıyor.

öyle bir sey söylememiş

imgur.com

puzzles.nigelcoldwell.co.uk

değildir herhalde, ayrıca odalara servis var yemekliden geliyor her şey, bir de kim görecek seni odada, istersen kokain partisi ver.


not: millet sevişiyo lan öküz gibi, seninki de laf.

vagonun dışında koridorda elinde şarap şişeleri içenleri görmüştüm. kimse de bir şey demiyordu.

@hewit kompartmanlı treni demiyorum pulmanlı vagonlarda?

herhangi bir sorun olmaz çevrendekiler laf etmedikçe.

çevredekilerden şikayet gelirse sıkıntı yaratır. yataklıda veya kuşetlide hiçbir sıkıntı olmaz lakin pulmanda olur. insanlar uyuduktan sonra içmenizi öneririm ya da matara kullanın filan mesela. ya da bardakla için şişeyi alta falan koyun.

pulmanlarda görevli görürse müdahale ediyor, azarı yiyorsun. azar yiyen ağbi sonra başka şişeye koymuştu da öyle devam etmişti falan.. yani içeceksen çaktırmadan iç.

muhtemelen bant genişliği el vermeyecektir, başka bir kaynaktan yayın bulsanız iyi edersiniz.

yildiz.tv

yildiz. tv bi kaçgündür kapalı.

yurtdışında girdiğimden midir nedir, maçları internet adresinden ben izleyemiyorum. muhtemeeln şifre koyma muhabbeti.

artık başka kaynaklara abanmak lazım.

digiturkwebtv.com.tr ye üye ol ücretsiz. oradan izle.

fatih ürek.

saksılı doğuş :)

fatih urek iyidir olm. bieber ile fatih urek'i bir tutan tas olur.

benim onerim: cankan veya ismail yk (son bir fotografi vardi saclari dikmis etmis?)

hahah resimlerden daha komikmiş şu yorum;
in Italy we got the president...

serdar ortaç

hatta buzdolaplı fotoğrafı olan serdar ortaç :D

bişey mengüç vardı bir ara.. şakşuka şarkısını söyleyen..
ya da cankan fikrine katılıyorum.
ajdar?

evet bende muzdaribim tavsiyelerinizi bende bekliyorum...

herhangi bir eczaneden benexol alabilirsiniz. pharmaton'da da mevcuttur birkaç b vitamini.

Ben Benexol kullanıyorum...

stimol önerdiler bana kullanıyorum şu an gayet iyi. 18lik pakette toz halinde suya karıştırıyoruz. günde 3 tanesi zımba yapıyormuş. fiyatı da 18.50tl. onun yanında bemiks aldım. o da acayip etkili. 30 ya da 40 lı idi. 2.50 lira mıydı neydi fiyatı da. stimol hakkında da bir tane bile olumsuz bir şey okumadığımı da belirteyim.

@army14

stimol biraz yorgunluk, halsizlik durumları için sanırsam. bende o tür sorun pek yok. unutkanlık, dikkatsizlik, dikkatini toplayamama sorunları fazlaca. o yüzden benexol'e yönelmek istiyorum.

bemiks i dene derim bir de. kompleks b vitaminleri içeriyor. ucuz da. denemesi 2.5lira :)

kısırlaştırılmasıdır.

@cro magnon: kedinin doğasına saldırı değil mi?

Bence birkaç defa çiftleştirmelisin. Benim de bir kedim var. Ben astımı olduğu için kısırlaştıramıyorum fakat astımı olmasa bile birkaç defa çiftleştirirdim.

evcil kediler insan faktörüyle evrimleşmiş yapay seçilim ürünleridir. vahşi doğada zaten yaşayamazlar. (bunu istersen açarım, ama bu duyurunun konusu değil. ayrıca sözlükte ve internette de basit bilgiler mevcut.)

kısırlaştırmayı kedinin doğasına saldırı olarak kabul edersek kediyi eve hapsetmeyi ve kuru mamaya mahkum etmeyi de doğasına saldırı olarak kabul edebiliriz.

o zaman bir karar ver, kedi "pet" mi, değil mi?

@ cro magnon:

"evcil kediler insan faktörüyle evrimleşmiş yapay seçilim ürünleridir." ruhunu da mı insan yapıyor? insanlar tarafından saf ırkları amaçlar için korunabilir.

şuan kedi sahibi değilim. daha önce birinci katta yaşadığım için kediler sadece akşam uyumaya ya da acıktıklarında mama yemeye gelirlerdi.

cro magnon +1

Eğer kedini gerek duyduğu kadar çiftleştirebileceksen kısırlaştırma. Değilse kısırlaştır.

ruhunu da mı insan yapıyor derken? saf kedi ırkından kastınız nedir? doğada insan faktörü olmadan evrimleşmiş kedi türleri evcil değildir ve insan tarafından bakılamaz. buna örnek olarak kedigiller ailesinin evcil olmayan bütün türlerini sayabiliriz.(aslan, kaplan, çita, puma, evcilleştirmeye daha müsait diğer türler vs.)

evcil kedi olarak adlandırdığımız bütün kedi türleri evcilleştirmeye müsait yabanıl kedi ırklarından evrimleştirilmiştir. isterseniz mevzuyu etik olarak tartışmaya devam edin siz, çünkü ancak o açıdan tartışabilecek konumdasınız. ki o konuda da görüşümü belirttim. daha önce baktığım kedimin de kısırken de gayet mutlu olduğunu ve diğer özgürlüklerini kesinlikle kısıtlamadığımı da söyleyeyim.

bişey olmaz.

vitamin hapları ciddi şekilde organizmanıza zarar verir araştırmalar kansere sebep oldugunu anlatıyorlar fakat ellerinde net bir şey yok ispatlayamıyorlar cunku cok guc bir sey bu durumu kanıtlamak fakat mumkunse kullanmayın zaten taze olmayan bir sey ne derece ise yarar doktor bir kutu vitamin yerine bir elma ye yeterli olur diye konusmustu son defa...

organizma :)

E tamam, mesaja edit düş, başta böyle olacağını düşünüyordum ama tam tersi oldu diye detaylı açıkla bence.

editle entryi.

bir de madem olayın içindesin, geceleri biraz daha sessiz olsanız ya, yukarıda çok rahatsız oluyoruz biz.

editleyip buraya starbuck tarafından reklam verildi gibi bir şey demek daha güzel olmaz mı ? daha çok onları sinir edecek bir şey istiyorum yani. bu konuda fikirlerinizi şey yapmıştım :)


@klassno: ben durmuyorum orda, bir kere gittim sadece.

sen de ne dengesizmişsin bilader. bi starbucks karşıtı eylemi destekliyosun bi starbucks reklamı yapıyosun.

"100 cc. kanda alkol oranı 100 mg’ı bulduğu anda sarhoşluğun subjektif belirtileri başlar. 150 mg biriktiğinde akut alkolizm tablosu söz konusudur ve 200 mg’da şahıs hafıza kontrolünü kaybeder, 300 mg da komaya düşer. 500 mg alkol oranı ölüme sebep olur."

2-3 bira, 7-8 shot votka ile alkol komasına girilmez. çok olsa dünya döner. hatta dönmeyebilir de. tabii alkol tüketi hızı da önemli. "1 saat sonra alkol vücuttan atılmaya başlar ve (...)"

yok canım o kadar içikiyle komaya girilmez. öyle olsa meyhaneden direk acile servis kaldırırlardı.

kandaki alkol oranının belli bir optimum değeri vardır. belli bir değere kadar keyif verir, mutlu eder; bir raddeden sonra can sıkar, sinir bozar, kronik mutuzluğa yol açar. koma safhası ayrı bir mevzu tabi.

siz de çok içiyormuşsunuz. bokunu çıkarmaya gerek yok, ya da uzun vadeye yaymak gerek.

Kusma ve ertesi gün tüm gün baş ağrısı/mide bulantısı sınırına göre ayarlayabilirsin sanırım kendini.

alkol komasına girmek konulu olayların %98'i, oran atma değil, geyiktir, yalandır, gösteriştir.
tıbben alkol komasının ne demek olduğunu bilmeyen kişilerin, içki içmeyi, çok içmeyi, dağıtmayı bir bok sanan öküzlerin işidir. iki rekat sallanıp, bir kere kusan, üstüne de sızan komaya girdim der...
kusura bakma, hani "- arkadaşlarım çabuk mu gidiyo?" demişsin ya, çabuk mabuk değil, arkadaşların öküz, en azından bu alkol konusunda öküz...

ağzınızla için, içki içmeyi de hayatınızda doğru yere konumlayın, koma kelimesinin anlamını bilmenize gerek yok.

18.

18. a(b-c)=13 o zaman a=13 b-c=1 aralarında 1 fark olan bir çift asal sayı var onlar da b=3 ve c=2 olur.

a parantezine al. a*(b-c)=13. 13 asal, çarpanları 1 ve 13. a 1 olamayacağı için a=13. b-c=1. tahmin ediyoruz ki b=3, c=2.
cevap: 13+3+2.


~piii çok geç kalmışız.

şu ipucunu vereyim:

a parantezine alarak a(b-c)= 13 ya. ve 13 de asal sayı. o zaman bu sayılardan biri 13 biri 1 olmak zorunda. öbür türlü sonuç asal sayı olamazdı.

ab-ac=13
a(b-c)=13 13 ün çarpanları 1 ve 13
1 asal sayı değil öyleyse a=13
b-c=1 aralarında 1 fark olan iki asal sayı 3 ve 2 öyleyse b=3 c=2

güzel durmuyor.

Özellikle vücut geliştirmeyle ilgilenenlerin ve sporcuların yaptığı bir eylemdir. Kas yoğunluğu belli bir seviyeyi aştığında oradaki kıl kökleri ezilir, bu da kıl dönmesi vb. gibi can yakıcı hasarlara sebep olur. Bu yüzden de keserler.

fantezik işler için kız arkadaş baskısı sonucu da kesilebiliyor.

kız arkadaşım öyle istiyor. abartılacak derecede çokta kıllı olmamasına rağmen sevmiyor göğüs kıllarımı.

göğüs kılları bence nimettir :P

ben de anlamıyorum vallahi. kılsız erkek mi olur lan?

bazıarının ki kıvırcık kıvırcık oluyor hoş olmuyor. o sebeplen kesiyor.

modaya uymak.

medyada erkek şimdi öyle satılıyor.

bir erkeğin göğüs kılları,kesecek kadar kötü görünüyorsa sadece göğüsle kalmaz o komle sırt felanda gider.

emen hatunun ağzına giriyodur falan

zevk meselesi

profesyonel / yarı-profesyonel yüzücüler de kesiyorlar. aquadinamiği optimize etmek için.

hatta göğüs, bacak, kol ne varsa kesiyolar komple.

göğsümde fazla kıl yok çok şükür, öyle bi eyleme ihtiyaç duymadım henüz. neden kesildiğinide bilemiyorum valla, günümüzde onlarca yüzlerce tarz var, sikini sallasan tarza çarpıyor amk. kesin birinden birine uymak için kesiyorlardır..

not: sporcular hariç tabi

mal yiğidin kamçısıdır.

yalnız değilsin amk

Ben de yaptım eskiden.

bir söz var: en salak halim aşık halim

olur öyle...takma

asla yalnız yürümeyeceksin kardeşim.

freudyen gaflar.. olur öyle

santra yapılmadan önce karşı tarafın futbolcuları orta yuvarlağın içine giremez bildiğim kadarıyla. aynı şekilde penaltı vuruşu yapılırken de ceza sahasının o yayının içinde bulunamıyor olabilirler.

hocaya göre degisir bu ,hoca nasil isterse öyle kabul eder,sinaw da ya da ödevlerde de ayni sekilde.

mesela bizde genelde virgül sonrasi 5 hane ve 5 hane sonrasindaki rakam 5 den büyükse 5. sayi bi üst sayiya,5 den kücükse alt sayiya yuvarlanir.

örnek

3,092346 seklindeki sayi

3,09235 sekline getirilir.

bikac hoca bu sistemde uyguluyor bizde ama standart diye bir sey yok bu konuda.

yuvarlama kuralı değişkendir, isteyenin keyfine kalmış bir durumdur. hocanız yuvarlamayı şu şekilde yapıyor:

0.8944.. ile giden sayıda virgülden sonra 3. rakam 5in altında olduğu için 0.89da bırakır. eğer 0.89544 olsaydı ve virgülden sonra iki karakter alacak olsaydı 0.90 derdi. üç karakter alacak olsaydı 0.895 derdi çünkü 4. karakter 5ten küçük.

anlatabildim mi acaba? sonraki karakterin 5ten büyük veya küçük olmasına göre önceki karakter ya olduğu gibi bırakılır ya bir fazlası alınır.

0.015625'te eğer virgülden sonra üç karakter alacaksak 0.016 deriz çünkü dördüncü karakter 5ten küçüktür. 0.16'yı kasdetmemiş, yanlış yazmış sadece.

Virgülden sonra kaçııncı basamağı yuvarlayacaksanız yuvaryama yapacağınız basamağın solundaki rakam 5 ve ten büyükse bir üst sayıya yuvarlama yapılır değilse aynı kalır.

Örnek;
0.894 --> Burada ki 4 küçük 5 olduğundan dolayı sayı 0.89 oluyor
0.0156 -->Burada ki 6 büyük 5 o nedenle sayı 0.16 oluyor

pardon ama sınavda herkeson sonucu farklımı cıkıcak ben 3 basamagı alırım öbürü 2 basamagı ?

0.894... şeklinde fark ettiysen. yani 89'a daha yakın. eğer 0.895 veya 0.896 gibi olsa 0.90 yapardı.
0.1012... de yine 101'e daha yakın.
0.156... ise 16'ya yakın. 155 olsa da 16 olurdu. ama 154 olsa 0.15 olarak aşağı yuvarlardı.

10'luk sistemde 10'un yarısı ve daha büyük olunca yuvarlama işlemi yukarı, yarısından az olunca aşağı yuvarlanıyor. terimleri tam doğru söyleyememiş olabilirim, en son 6 yıl önce matematikle uğraştım, ama anlatabilmişimdir umarım.

keyfi? bizde hocalar genellikle sadece virgülden sonraki ilk 4 basamağı aldırıyordu. yuvarlamayı gerek görmüyordu. mesela 0.894427191 sayısını 0.8944 olarak kullanıp geçiyorduk. sınavlardan önce söylenmediyse o zaman herkes kafasına göre takılıyordu. kimisi 3 basamak alıp yuvarlıyordu kimisi 5-6 basamak. sonuçlar zaten hep yaklaşık olduğundan sorun edilmiyordu.

eğer işlemlerin makinede yapılmasına izin veriliyorsa ilk bulduğunuz işlemin sonucu mesela 1,23456789 ise size 1,2346 yansıtsa da devam işlemlerinde ANS tuşu ile ya da Memory'ye alma işlemleriyle tam değer kullanılabilir.

bir de hocan almansa çok net ifade eder: ara işlemlerde kesin yuvarlanmamış sonuç, toplamda ya da en son sonuçlarda sıfırlar hariç soldan sağa en fazla 3 rakam alacaksın yoksa okumam bile diyebilir.

bu da daha önce sorduğun herkesin ynıtı farklı mı olacak sorusunu engellemek için konmuş belirtilmiş bir kural. bu da onun yoğurt yiyişi. hocanın net bir kuralı yoksa da diğer türlü de sonuç kabul ediyorum demektir.
aksi durum: chaos,
benden söylemesi: kendimden biliyorum fırsatın varsa yuvarlama üslü işlemlerde picobirimler dahi deli etkileniyor...

arkadasıma sordum virgulden sonra en az 2 rakam ıstıyormus ben 3. rakamın 5ten buyuk olup olmadıgına mı bakıp yapıcam yanı 0.057'yi 0.06 yapmıs. 0.054olsa 0.05mi alıcam?

evet öyle yapacaksın ama bahsettiğin yuvarlamalar görece büyük değerler. hoca 'en az' 2 basamak istediğine göre virgülden sonra 3 veya 4 basamak alsan daha sağlıklı olur.

Bence kesinlikle çoğul olmalı. Bu şekilde, Düzce Simav'a bağlı bir yermiş gibi anlaşılıyor.

aynı depremden bahsediyor olabilir mi acaba? simav ile düzce yakın mıdır onu bile bilmiyorum ama eğer iki farklı depremden bahsediyorsa depremlerinde olması gerek evet.

"ben niye bunu yapamıyorum diye"nin altını çizmem gerekiyormuş sanırım. yani başkalarından kıskanma değil benimkisi, ben neden böyle işler yapamıyorum diye.. ama teşekkürler, bu da değişikmiş mesela =)

bende de var aynı durum. bu dünyada en hayıflandığım şey belli başlı bi konuda yeteneğim olmamasıdır. ya da keşfedemedim bu yaşıma kadar o daha vahim. geçen tiyatroya gittim mesela, bildiğin oyunculara imrendim böyle oyun sonunda. ilerleyip manyakça bi seviyeye gelmediği sürece normal bence.

ben de her güzel işin bi ucundan tutmak istiyorum ama hayat işte. ya birini(belki birkaçını) seçip onu en iyi yapmaya çalışacaksın ya da boş boş oturacaksın.

önce tüketen konumundan çıkıp üreten konumuna geçmen lazım. senin o filmi izlemek için harcadığın iki saat içerisinde birileri öyle filmler çekmek için uğraşıyor. film izlemek yanlış bir eylem demiyorum ama biz genel olarak ağır tüketici konumundayız. ya da kendi adıma konuşayım, ben öyleyim.

film çekme/kitap yazma işine girişsem, "ya iyi yapamazsam?" düşüncesi de ayrı dert.. mükemmeliyetçi karakterden uzaklaşmak lazım. başla bir yerden, bak bakalım neler olacak, değil mi ama.. oof of =/

cesaretinden ötürü tbr ediyorum. bu durum sadece sende yok, çoğu insanın başındaki bi olay ama öyle herkese söyleyemezler. bazı insanlar olmak istedikleri yerde değildirler, bu nedenle biraz boşluğa düşerler ve bu boşluğu misal izledikleri bir filmdeki bir oyuncuyla doldurmaya çalışırlar. yani kendisini o oyuncunun yerine koyarlar, ama sadece hayal dünyalarında..

ben yapamam ki bunları demek yapamamayı kesinleştiriyor zaten. hadi belki film çekemezsin diyelim ama kitabı yazabilirsin, belki sonra filmini de çekerler. :) birileri yaptığına göre olabilen bişi yani, senin ne farkın var o insanlardan?

bunu okuyunca vayy be bu manyaklık bana özgü değilmiş dedim. bende de var kardeş aynı takıntı. güzel bir film izleyince yahut bir kitap okuyunca ve ya iyi bir müzik dinleyince neden bende yapamıyorum diye hayıflanıp duruyorum. benim de tadım tuzum kaçıyor. o oyuncuların, yazarların yerinde olmak istiyorum bende. o kitabı ben yazayım o filmin başrolünü ben oynayayım istiyorum. ama işte sadece istemek :/

kesinlikle manyak değilsin. lise hayatım boyunca en az 10 farklı şey için defalarca sahneye çıktım (oyun, müzikal, konser vs) ve o zamandan beri mutlaka bu işin içinde olmalıyım diye kahroluyorum. konser de olabilir bu, tiyatro da. orda keman çalan ya da solist ben olmak istiyorum, milleti gülüp geçiren oyuncu olmak istiyorum, o şahane makyajı yapan ben olmak istiyorum, ışıkçının yaptığı işe hayran kalıp onu öğrenmek istiyorum...... vs vs vs..s

sahne önü de sahne arkası da beni muhteşem heyecanlandırıyor. tiyatroya gittiğimde oyunu izlerken yanlış yerde olduğumu hissediyorum gözlerim doluyor.

bir yerden başladım ama. en azından sahne arkası hayallerimi ucundan yakaladım, ilk adımı attım. belki asıl istediğim değil ama bu da bir adımdır. (not: bambaşka bir bölümde okuyorum aslında)

kesinlikle, yalnız değilsin :)

aydinlanma ya$ami$sin, askere git gecer.

Hayatta izlediği hiçbirşeye ağlayamayan insan (ben);

1) Richard Dawkins'in serileri vardı, 10 yaşındaki çocuklara evrimi açıklıyordu. Kendimi düşündüm, 10 yaşınnda aldığım eğitimi vs. bir de izlediğim orospu çocuklarını.. En ehil kişiden görsel ve birebir uygulamalı şekilde eğitim alıyorlardı.

2) Bir belgesel kanalında olayın üzerinden 35-40 sene geçtikten sonra JFK'nın kardeşi Robert Kennedy Suikast'ını aydınlatmak için kullanılan teknolojik ve psikolojik teknikleri

izleyince Ne kadar kıskandığımı anlatamam. Nasıl bir ülkede nasıl bir eğitim aldığımı düşündükçe kendime acıdıkça acıdım.

Çıkarılacak ders: Yalnız değilsin, seni çok çok iyi anlayan insanlar var.

ben de 15-16 yaşında sultans of the dance'i izlerken ağlamıştım hırsımdan.

bence sorun çok rekabet ve bilgi, bir sürü zaman vs. gerektiren yüksek hedefleri seçerek zaten daha baştan o an için peşine düşmeniz imkansız şeyleri belirlemeniz. aslında zaten bilinçaltınızda yapmak istemiyorsunuz ki bunları hedefliyorsunuz. üzüntünüz de sahte oluyor. çünkü mesela ha diyince kitap yazmak vs. isteyeceğinize en aşağıdan başlasanız mesela "tüketim yerine üretime geç" diyen arkadaş gibi bir hobi kursuna yazıl yaratıcı yazarlık olur veya seramik olur. önce bir şey üret sonra istersen nasıl vazo yaptım diye kısa bir yazı yaz, o anı kameraya çek. izlerken mutlu olacaksındır. o vazoyu birine hediye edince vs. o yönetmen yıllarca rejide asistan filan sonra oraya geliyor sonuçta... en iyi kitaplardan 7 yılda yazılanı var. küçük düşünün alttan başlayın derim :)

trenin hızı üzerine çok düşünmeyin, dışarıyı çok fazla izlemeyin yahut uzaklardaki konumları izleyin. mideyi dizginlemek için ilaçlar var sanırım, olmadı onlara yönelebilirsiniz.

ilk yolculuğumda benim de midem bulanmıştı, geçti.

max 250km/sa olmasına rağmen konforu düşük bir sistem demekki. fransada 574km/sa hızlı tren var yinede içeridekiler iplemiyor
www.youtube.com
www.youtube.com

bende daha yeni indim sayılır. Nedense bugün daha fazla bulandı. Sevdiceği görme heyecanı da etkiyi artırmış olabilir.

40 hafta sonu cuma gidiş-pazar dönüş hızlı treni kullandım, beni deli gibi otobüs ve deniz taşıtı tutmasına rağmen (1 kere de uçak tutmuştu) hızlı trenle ilgli bir sorun yaşamadım. dışarıyı seyretmek yerine, gözlerinizi kapatıp dinlenmeye çalışın. daha az rahatsız olursunuz, imkanınız varsa müzik dinleyin, aklınızı dağıtır, midenize odaklanmanızı önler...

geçerliliğini korumak bu deney için yanlış bir tabir olur. deneyde atmosfer ilkel koşullarına 'benzer' koşullar yaratılmaya çalışılmış, dönemin imkanları dahilinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

harun yahya üretimi bilimle uzaktan yakından alakası olmayan kaynaklara itibar etmeyiniz. ya da ediniz sizin bileceğiniz iş.

'sıradan'(konuyla yakın bir ilgisi bulunmayan) bir insanın kavrayabileceği kadar kolay bir mekanizmanın 'sıradan' bir insanın hesaplayamayacağı kadar veri ve değişken içermesi konunun kolay manipule edilebilmesine sebep olur. çünkü bu kadar çok veri ve değişkenlerin bazılarının göz ardı edilip bazılarının yanlış lanse edilmesi oldukça kolaydır.

çürütülmedi aksine deney her tekrarlanışında daha da güçlendi. Bu arada 400 ez farklı üniversitelerde denenmiş ve beklenen sonuç alınmıştı.

Verdiğiniz videonun açıklaması şöyle: "Miller deneyiyle evrimciler, aslında evrimi kendi elleriyle çürütmüşlerdir. Çünkü deney, amino asitlerin ancak tüm koşulları özel olarak ayarlanmış bir laboratuvar ortamında, bilinçli müdahalelerle elde edilebileceğini kanıtlamıştır. Yani canlılığı ortaya çıkaran güç, bilinçsiz tesadüfler değil, "yaratılış"tır"

Deneyin içeriğini az-çok biliyorsanız ilgili videonun bilimsel doğruluğuna buradan net bir çıkarım yapabilirsiniz.

toplam entry sayısı
son 1 aydaki entry sayısı
son 1 haftadaki entry sayısı
son 1 gündeki entry sayısı

mouse imlecini sayının üzerine getirip beklerseniz ne olduğuna dair yazı çıkmakta.

bi yere gidip içilir en fazla. çok da bişey yapılmaz. pasaj'a nefes'e veya konur'a filan.

fantasyland'e gidilir iki basket atılır dıkşın dıkşın yapılır.

akman'da bi boza iç sonra eve gidersin.

Pasaj veya nefes'in tarifi alsam madem.

kuytu bi yerde kendinle oynayabilirsin

passage'ın yeri şurda
www.passagepub.com

nefes de, sakaryadan dümdüz yukarı çık, mithatpaşa'ya. orda bi üst geçit var kocaman, ordan geçme sakın, altından karşıya geç. biraz ilerde solunda.
www.nefesbar.com

Aynı sorun kaynımda var. Henüz çözüm bulamadık.

böcürt'le deneme yap bir kaç kez.. hayatının en mutlu anına odaklan büyüyü yaparken

hermione ile seviş, düzelir.

ya depresyondaysan oluyo hacı,bende sigarayı bıraktıgımda boyle olmustu,cikolata ye geciyo ama. bide ishalken olmuyo patronus bol sıvı tuket.

voldemort? sen misin, yine?

kasayı yan yatır

biri bana burada neler olduğunu açıklar mı?

verilen cevaplara tik at, ah alma. geçiyor.

son patch'ten sonra manası arttırıldı, belki manan yetmiyordur.

aga patronus'a ne gerek var kaldinus yap daha etkili.

pelin e sor o yapıyordu geçen.

rica ettim hermione'yle seviştim (arkadaşın arkadaşı da) bi değişiklik yok! nası bakacam anamın babamın yüzüne

asayı üç kere öpüp alnına koy. düzelmezse mesaj at.

Biraz önce yaptım bi tane, ama büyünün aurasunda bi bozukluk var gibi. Direk seherbaz dairesi başganı hari yoldaşa haber ettim, dediğine göre geçici bi durummuş sen rahat ol biz hallederiz hacı dedi.

aç karnına ılık suda asana otur.

bende de var sanki bir sorun, ttnet eskişehir

asayı tahtakale'den mi aldın?

delinin teki kuyuya taş atmış boru tıkandı aq büyüyü çıkaramıyoruz dışarı. her yanda büyücüler manasız kaldılar valla karaborsa gidiyor, PM at ayarlarız bi güzellik :)

zorlama yöntemini dene hocut, git bi ruh emiciyle anlaş korkutsunlar seni bi, o ara yaptın yaptın olmazsa zaten yaşamanın ne anlamı kalır

asayi ac kapa , olmazsa format atman gerekiyor korkarim ki? etek kaldirma buyusunun(wingardium leviosa) crakini falan rahat bulurum diyorsan hic dusunme at hemen formati

ruh emici görünce felak oku. nas oku. patronus neymiş yahu.

6 kişi sesli güldük. elinize sağlık pampalar.

bence hiç gerek yok, ama küçük bir parça alıp üzerine ketçap dökerek deneyebilirsiniz. güzel olmasa tamamını heba etmemiş olursunuz. afiyet olsun.

mayonezle iyi oluyor da ketçabı bilemem

olur, üstüne mayonez + tereyağı da kattın mı enfes olur...

denedim beyenmedim.

mayonez ve limon tonbalığına iyi gidiyor.
ketçap gereksiz bir şey bence.

1) bende alerji oluyor. uzun süre geçmiyor. doktorlar neden bulamıyor.
2)insanlar artık daha egoist. kendi dünyalarında her şey kendileri için olsun istiyor.
3) 4 lira olan yerler keşfedilebilir ama ben bira sevmem. bu arada bende dahil olmak üzere insanlar mal.
4) gece yalnız takılmak iyidir. şarabında varsa. bende de aynı durum var ama ben atlatmaya çalışmıyorum.

2. Bahane üretin. Bahanesiz reddedebildikleriniz sadece çok yakınlarınızdır.

3. O parayı biraya değil sosyalleşmeye veriyorsunuz. İnsanlar da mal değil, siz de değilsiniz. Seçim meselesi.

4. Karamsarlığa karışmam ama şarap alışkanlık yaparsa alkolizme doğru gidersiniz. En azından onu bırakın.

2- belki üslubunla alakalıdır. sert bir şekilde veya kırıcı kelimelerle söylüyor olabilirsin farkında olmadan.
3- geçen gün nevizadede 9 lira verdim. mal mıyım? sanmıyorum. ne zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluştum, "şuraya gidelim" dediler. gittik içtik ama keyfimden yanımdakilerden o kadar memnundum ki hiç takmadım bile. bilmiyordum biranın o kadar olduğunu ama 3-4 lira için keyfimi bozmamı gerektirecek bir durum yoktu. ortama göre de değişir sonuçta her gün vermiyorum o parayı. arada evde arada dışarıda veya arada bira arada çay falan bir denge kurulur zaten. ama gidip de gece kulübünde çılgınlar gibi para vermek bana da ters.
4- hea ben de öyleyim. şarap olmasa da hafif müzik, mum falan takılıyorum hep. bir şey olmaz nolcak ya. enstrüman çalıyormuşsun oynak bir şeyler çal bari havan değişir.

yalnızlığa alışamazsın. gel arkadaş olalım. alkolü de bırak.

izmir caddesine git. ankara'nın en büyük ayakkabı dükkanı var etichet. aynı caddede ayakkabı dünyası var. bir de adidas ve nike var.

Armada Nike hiç fena değildir. Ancak pazarlık/indirim vs. söz konusu olmuyor orada. Aynı ayakkabıyı cro magnon'un dediği yerlerde bulabilirseniz zaman zaman ~50 TL daha ucuza almanız mümkün olabilir.

benimde başıma geldi 100 küsur fatura ödedim,anlamış değilim.(avea)

telefonunuzun markası modeli nedir?

wi-fi ile bağlandığın internetten gsm şirketinin haberi bile olmaz. onlarla ilgili bir durum yok.

3g, umts'yi filan kullanan bir application varsa veya yanlışlıkla hat üzerinden bağlandıysanız ancak öyle bir durum olur. wi-fi'ın faturaya yansıma ihtimali yok.

kamil koç'tan bağlandığınız ağın internet erişimi yoksa ve telefon ayarlarını yapılandırdıysanız telefon otomatik olarak hat üzerinden bağlanmış olabilir. kamil koç internetlerinin sik gibi olma gibi bir durumu var.

wifiden dolayı telefonuna fatura gelmez. wifi kesildiğinde 3g üzerinden otomatik bağlanmış, internet kullanmaya devam etmişsin.

bazı uygulamalar wi-fi falan hiç bakmadan edge/3g sömürüyor. ondan olabilir. ya da tarayıcı ayarlarında öncelik şebekededir.

3g'li değil telefonum, samsung corby.

o zaman tarayıcı ayarlarına bir bakayım..

yani vodafone'a çemkirmelik bir durum yok anladığım kadarıyla, püh =)


çok teşekkürler herkese.

internet profillerinden bağlandığınız wi-fi'yi seçmeniz gerek. 3g'den bağlanacağınız zaman da yine tarayıcının ayarlarında aynı işlemle değiştiriyorsunuz.
wi-fi'ye bağlandığınız anda onun üzerinden giriş yapmıyor tarayıcı. hangisinden bağlanacağını belirlemeniz lazım yani.

hayal bilgisi: telefonumda 3g yok ki =/

corby de internet kapatılamıyor bildiğim kadarıyla.
3g yoksa edge üzerinden bağlanmıştır. ekranın üstünde E yazıyorsa bağlıdır.

3g olmamasi data hatti kullanamaycagi manasina gelmiyor.

edge ayarlarini silerseniz baglanmak istese bile baglanamaz. isinizi saglama almis olursunuz.

kesinlikle evet.

edit: ben de yaklaşık 1-1,5 yıl taktım. ancak benim diş bakımım fazla iyi değildi. :) eğer tükettikten hemen sonra dişini fırçalayacaksan bakımını yapacaksan, hiçbir şeyin zararı yok bile diyebiliriz. içecek olarak.

hayır yok.1,5 yıl takan biri olarak söylüyorum. ama bakımını düzgün yapıyorsan. kolaydı falan yasaktı ama ben içiyordum hemen fırçalamak kaydıyla. asitli içeceklerden sonra fırçala. alkolden zarar gelmez.

edit: tel takarken bakım çok önemli,o çektiğin zahmete değsin .

bişey olmaz.

sorun olmaz. diş telini etkileyen şeyler genelde yiyecekler oluyor.

ama alkolik içeceklerin de dişlere zararlı olabileceğini unutmamak lazım. alkol içtikten sonra gerekli temizliği yapıp, yeterince su içmen yararına olur.

alkol içtikten sonra ağızda kuruluk hissi artabiliyor ve diş telleri yapışabiliyormuş. tabi nasıl bir dişteli olduğuna da bağlı.

bir de kırmızı şarap diştelini lekeleyebilirmiş.

biraz da damak tadına bağlı ama bence gider. gayet güzel gider hatta. abartıyorum, rakıyla her türlü balık gider.

uyumlu bir şeyler? ton balığı ile uyumlu içki mi, rakıyla uyumlu meze mi?

rakı - süzme yoğurt

rakı ile uyumlu meze, yani ton balığı yağlı ya, mideyi bozmaması açısından.

Ben geçen gün rakının yanına yaptım çokda güzel oldu.Hatta levrek vardı ana balık olarak ton balığını yardımcı balık olarak hazırladım hiç sırıtmadı.

ağır oluyor ya, hamsi gibi böyle hafif şeyler daha iyi olur bence.. haydari, beyaz peynir, meyve falan iyi oluyor yanında. bi de şalgamla on numara oluyor..

en kolayından: kuruyemiş, peynir, söğüş domates salatalık, salam.

balık olcaksa ton balığı yerine dardanelin sardalya konservesi var daha bi giderli ton balığına göre

Rakı ile zaten yağlı bir sey yemen gerekli. Peynir, yoğurt, z.yagli vb.

rakıyı çay bardağında içiyor, ton balığını da çay kaşığıyla götürüyorsan ve öğrenciysen/öğrenci kafasındaysan gayet de gidiyor.

elma,mandalin,peynir, çiğ köfte.

gayet iyi gidiyor. ben seviyorum en azından. ton balığının yanına da hazır haşlanmış mısır tanelerinden serpiştiriyorum. her sofrada ilk biten meze oluyor.

gider. hatta marul + mısır + mayonez (az tabi) + sıvı yağ + ton balığı. bizim bugünlerdeki favorimiz.

www.youtube.com

çarpanlarına ayırabilirsin. onun dışında logaritmik fonksiyon olarak yazılır. yani logx^343=3 şeklinde ifade edilebilir.

(git: 290989)

sallama falan değil.
kahramanımız bi cinayet işliyor(mamaaa i've killed a man/pulled my trigger now he's dead)
sonrasında scaramush beazelbub gibi hayali kötü yaratıklar yakalıyor bunu ve günahları/işlediği suç yüzünden idam edecekler, (sallıyorum) kafasını uçurmak için baltayı kaldırıyorlar ve bismillah diyorlar, let me goo diyor bizimki, nooo we will not let you go diyor scaramush, gene bismillah gene let me goo...

sözlük başlığında da güzel çözümlemeler vardı.

öff overrated bi şarkı işte. sözleri de saçmalıktan ibaret tüm pop müzik şarkıları gibi.

kendi cevabını tiklemen de bambaşkaymış :))

@secil seni kınıyorum,

tam sıçtıysa cevabını niye tikliyorsun hocam. troller burayı da basmış.

sanki devlet kurumundayız arkadaş ne bu resmiyet sırayla tikledim işte analiz mi yapacaktım sanki stoklar sınırlı

bohemian rhapsody'ye overrated, saçmalık vs. diyen insanları da görmüş olduk sayende. ne denir ki şimdi.

ben "tam sıçtın" dedim sildiler o yüzden susmak daha doğru

bi de sansüre karşı çıkarlar

kaybetmeyi göze alamayacak kadar birleştirmişlerdir hayatlarını.

ilişkinin getirilerinden faydalanmak için seviyorum diyebilir.yalnız kalmak istemiyordur, elindeki en iyi seçenek sizsinizdir şimdilik.yoksa neden seviyorum diye yalan söylesin ki bir insan.

eldeki bir kuşun her zaman iyi olduğunu düşündüğünden. hele bir de istediği zaman sevişiyorsa, sorumluluk altına girmiyorsa.

"seviyorum dersem ilişkimiz olur,beni kabul eder" mantığı büyük ihtimalle.

moderasyonla kutucuğun ne alakası var ki zaten?

siz soruyu soruyorsunuz. sonra altına birçok cevap alıyorsunuz. hangisi işinize yaradıysa, işinizi gördüyse, sorunuza cevap olduysa tik atıyorsunuz.

bu mu bu kadar zor ve takılası bir şey?

Tamam gene internetteyiz ama şu bi gerçekki burası +rep dilenilen forumlar gibi değil, insanlar gene cevap yazıyor, tiklenmeye bakmadan. O bakımdan pek fark etmez.
Yani kalsın veya kalmasın derdim normalde ama tikler kalkarsa orası çok boş görünür, gözümüz tik arar o yüzden kalkmasın.

Ha şu var, bence normal tikler gitsin herkesin başında tiksiz beyaz kutu olsun gene sadece soruyu soran cevap yazarsa onun cevabında tik olsun ve istatiği tutulmasın bu olayın tabii böyle. Bu sayede sırf soruyu soranın cevapları okuyabiliriz.

umrumda değil beni başkasın tiklemesi değil karşımdaki insana edebildiğim yardım yada onun ufkunu genişletebilmem önemli bazen siliyorum tiklemeyeni ama yapmamam lazım can sıkıntısından siliyorum

edit: unutmayın ki sormak için okurken cevaplardan faydalanan başkalarıda var !

şu tik olayına takanlar olmasa bu mesele de olmaz bence. neymiş yok" neden tiklemiyorsun?" yok "sadece doğru olanları tiklesene!" falan muhabbetler dönüyor ve saçma buluyorum şahsen.

yani burada benim 100 tane tiklenmiş cevabım olsa ne olur olmasa ne olur? madalya mı takıyorlar? yoo.
e ne anlamı var bu tik'in?

mesela ben cevap verenlre zaman ayırıp cevap verdiği için teşekkür manasında tik atıyorum. başka bir anlamı yok benim için benim cevabımı tiklenmemesi de hiç tikimde değil açıkçası. nedir yani.

bence olmasa da olur.

tamam da o zaman doğru/ faydalı cevaplar nasıl bilinecek? hangi cevabın soranın işine yaradığını nasıl anlıycaz? başkalarının soruları da bizim işimize yarıyor. tik sistemi kalmalı, yoksa duyuru forumlaşır diye düşünüyorum..

tik sistemi çok güzel sakın kalkmasın değişmesin de.cevabımın tik alıp almaması önemli değil ama tik olunca yanıtlar okunmuş, iyi kötü değerlendirilmiş gibi geliyor bana , bi nevi okundu mesajı gibi bişey.

sevgili arkadaşlar:

tik uygulamasına takan olsa olmasa ne olsa değil, soruya yanıt verseniz ?

bence anlamsız bir uygulama. çoğu insan bilmiyor bile. vs vs vs.

cevap vermek ve alabilmek en önemlisi tabii ama doğru cevabı da ön plana çıkarmak da önemli. bu daha çok genel kültür ile ilgili ve bilgi verici sorularda daha önemli. aşk-meşk, özel hayat ve anket tarzı duyurularda biraz daha geçersiz kalıyor bu olay.

o yüzden mesela "stackoverflow"daki artılama sistemi çok güzel. ama orda konu programlama olduğu için zaten herşey bilgi verici oluyor. o yüzden artılama olayı çok güzel duruyor.

Kutucuklarla ilgili bu kadar karmaşa varken, answers.yahoo.com sisteminde olmalı duyuru.

bu uygulama değişecek yerine +1 sistemi gelecek dedi compumaster dün bi başlıkta.

@cro: yukarda dediğimi geçende feydıra da dediydim, herhalde aralarında konuşup bize uyarlamaya başlamışlar.

3. ikisi de değil. "bir de, kutucuk olmasa site çöplüğe döner herkes kafasına göre yazar lafına katılmıyorum. sonuçta moderasyon KALKMICAK, kutucuklar kalkıcak."

site çöplüğe döner. bilgi çöplüğüne ama. tikli sistem sayesinde bi duyuruda faydalı olan doğru olan cevabı kolaylıkla anlayabiliyoruz birsürü yorum okumaya bütün yöntemlerş denemeye gerek kalmıyor bi sorun için.

dün
www.eksiduyuru.com
burda söylenen çözüm önerisi bence çok mantıklı. yani
"duyuru açma ekranında "internet kullanıcıları görebilsin" işareti gibi bir tane de "bu duyuruyu silebilirim" işareti olsun ve duyuru "bu duyuruyu yazan kişi daha sonra duyurusunu silebilir" notuyla birlikte yayınlansın."
cevabının silinmesinden çekinenler de cevap vermez olur biter.

isteğe göre duyurumuzu seçerek mi açıp kapayacağız, yoksa hepsi birden mi açılıp kapanacak acep? örneğin birinde kullanıcı adımın görünmesini seçebilirken diğerinde gözükmemesini sağlayabilecek miyiz?

isim olmadan arşivlemek iyi gibi. herkes anonim kalmış olur. ama cevaplarımızdan düşecek mi bu cevaplar ?

bir de neyin arşivlenip neyin arşivlenmeyeceğini belirlemek çok zor olmaz mı sizce? (cevaplanmış sorular gidebilir gerçi direk)

kutucuk olayına katılmıyorum aşağıya bir yerlere yazmıştım, o türlü de insanlar aman nasılsa siler cevabım boşa gitmesin diye cevap vermekten vazgeçecek bildiği veya cevabını bir şekilde sağlayabileceği duyuruya. kullanıcı adlarının gözükmemesi eğer yapılabilecek bir şeyse en temizi o bence.

@rentts
o da tam cözüm degilmis gibi geliyor bana, sundan dolayi. ben bugün bir duyuru acarken onu daha sonra silmeyi düsünmüyor olabilirim ama bir süre sonra fikrim degisebilir.

@compumaster

bir duyurunun arsivlenmesi, o duyuru arsivlendikten sonra ona bir daha cevap yazilamamasi anlamina mi geliyor? eger öyle ise bir hafta bence cok az, bir ay olmali. ama bunun icin de daha sonra bir anket acilabilir.

ben cevap vermekten vazgeçmem. ben yazarım ister siler ister silmez.

@cro magnon: teknik olarak tek tek duyuru'da adınızın gözükmemesini sağlamak mümkün ama gereksiz karışıklık getirebilir arabirime ve veritabanına kesin yük bindirir.
@fakyoras: kendi cevaplarınıza ulaşabileceksiniz. Şu anda en azından site sadece sizin eski şeyleri değiştirmenizi ve silmenizi engelleyecek ama benimkiler, istatistikler falan çalışacak. İleride istatistikler çalışacak ama benimkiler çalışmayabilir.

Ben silebilirim kutusu'na sıcak bakmıyorum. Geçerliliğini yitiren duyuru tarzı bir şey yapabiliriz bir gün (tarih girersin, silinir o tarihte), ama silebilirim diyen birisine ben de şahsen cevap vermek istemem özellikle 1 cümlelik bir cevap değilse.

ha bi de neden yahoo answers olmaya çalışıyosunuz onu anlamadım? bırakın ekşi duyuru, ekşi duyuru olarak kalsın. herkes istediği duyurusunu silebilsin bak misal ben kaç duyurumu silmişim
Toplam duyuru sayısı 219
Silinmiş duyuru sayısı 72
Kendi kendine: 68
Moderasyon: 4
2008 den beri falan burdayım ve 68 tane duyuru silmişim. yani siz elleşmesseniz kimse "hadi duyurularımın hepsini sileyim de gideyim" demiycek.

Geçen söylenen mail çözümünde ısrarcıyım ben, en mantıklısı o gibi görünüyor.

ekşi sözlüğü ve sub-etha network'ü diğer tüm sitelerden farklı kılan şey kanımca;

istediğimiz zaman istediğimiz şeyi silip, hatta her şeyi yokedip sittir olup gitme serbestisi.

buna zarar vermeyin. 5 paragraf cevap verdiğim soru silinse bir saniye üzülmem.

ha bu arada bu duyuruyu yukarıya sabitlesek nası olur her seferinde scroll'layıp aramasak?
kuja+1

Aslında genel kültür tarzı soruların silinmesinden hoşnut değildim daha çok. İnsanlara bilgi volabilecek sorular yani. Emek harcayıp cevap verdiğim soruların silinmesi kalp kırıyor biraz. Mesela özel hayatla ilgili veya anketsel tarz sorular umrum değil. Bu da kategoriyle halledilebilirdi. Tabi bu saatten sonra bunun düzenlemesi zor biraz. Ama silmek için 1 hafta gibi süre vermek iyi tabi.. Neyse böyle iyi gibi...

@jugador
istersen duyurusunu 10 kereden fazla silenlerin nicki kırmızı olsun. hatta evlerinin kapısına da büyükçe X işareti koysunlar.

Compumaster ve fader bu konuları daha iyi bilir ama, sadece isteyen kullanıcının ayri ayri sorularını arsivleyebilip arsivleyememesi teknik olarak mumkun, fakat maliyetli. Yahoo answers gibi sitelerde bu maliyet sorun olmaz. Fakat eksi duyuru kendi yazıyla kavrulan ve kurumsal çatı altında olmadan kendi ayakları üzerinde durabilen bir site. Dolayısıyla oyle bir maliyet yükünün altına girmek kolay olmayacaktır.

kimse yannış anlamasın ama bizim oralarda bi laf vardır
"duran eşşeğin götüne çomak sokma"
der yaşlılar. yani hali hazırda gayet güzel işleyen bi sistem var. neden buna çomak sokuluyor? (sadece teknik bir gereklilik midir yani?)

Mail çözümünü geçtiğimiz günlerde yine biri yazmıştı burada. Biri duyuru açıyor, cevaplar veriliyor vesaire, açan kişi duyuruyu sildiğinde, duyuru içeriği ve cevapları, duyuruyu cevaplamış ve favorilere almış herkese mail olarak gönderiliyor otomatik olarak. (HTML olarak düşünmeyelim de normal düz metin bile olabilir)

Böylece sunucuya yük olmaz fazla, duyuruyu silmenin amacı daha fazla kişinin görmemesi, ancak zaten görmüş ve yanıtlamış kişilerde kalıyor duyuru onun dışında kimse göremiyor.

Ha bu yahoo answers mantığına çok uzak ama burası için uygulanabilecek kimsenin şikayet etmeyeceği yegane yöntem diye düşünüyorum. Answers gibi ya da stackoverflow gibi güzel bir bilgi kaynağı olsa çok iyi olurdu da, altyapı yatırımı gerekecek anladğım kadarıyla, sıkıntılı.

Ek: Mail olmasa da, yine duyuru favorileyen ve cevap veren insanların hesabında görünsün, onun dışında başka kimse göremesin, bu da mantıklı bi çözüm bence.

o değil de ben bu tik olayını gereksiz buluyorum biraz. çünkü kullanıcı ya yardım etmeye çalışan herkese tik atıyor ya da kimseye atmıyor. onun yerine cevapları beğenme(ya da +1leme) sistemi gelse daha güzel olur gibi. feedback şeysi duruyorsa bunu oylamaya açmak istiyorum ben.

irrelevant ted bildirdi.

edit: bu +1 mevzuu süper oldu. nays.

Her attığımız mail'e ne yazık ki para ödüyoruz. Böyle bir özelliği yazabilirim ama "Cevap yazdığım duyurular silindiği zaman bana e-mail at. Email adresim bu" seçeneğini seçenlerden yılda 3TL almam gerekebilir.

Tık kalkacak +1 gelecek. (-1 olmayacak)

yahoo answers'a niçin benzeyelim? ben ekşi duyuru'nun yahoo answers gibi olmasını istemem, yani tabi bunu ekşi duyuru kullanıcısı olarak söylüyorum. orada da aynı soruyu sorabileceğim halde burayı tercih ediyorum, buranın ayrı bir havası var, samimiyet var. eskiden nasılsa öyle kalsın bence, ben ekşi duyuru'yu öyle sevdim..

ille de bir değişiklik yapılacaksa bu yönde rennts ile roket adam'ın söyledikleri geliştirilebilir..

tüm kullanıcı adları anonimleştirilmesin bence. kimi duyuruda soru sorana mesaj atma gereği duyulabilir. soru soran kişinin inisiyatifine bırakılsın.

arşiv sorularındaki nicklerin anonimleşmesi bence kullanışsız çünkü bazen bir şeyleri soracakken eski duyuruları arayıp duyuru sahibine şu konuda naaptın, nasıl çözüm buldun deme imkanı veriyor. mesajlaşma fasilitesi baya iş görüyor o konuda.

ben eğer duyurumu silersem (ki çok özel bir şey sormadıkça silmem) silmemin bir sebebi vardır ve cevaplayanların da maillerine filan gitmesini istemem.

ayrıca seçenek olsa "bu duyuru silinebilir" diye ben cevap veririm yine de. ben silme ihtimalim olan sorularda en alta yazıyorum "bu soru bir kaç saat sonra silinecektir, kusura bakmayın, şimdiden söylüyorum" diye. hiç de az cevap almadım böyle şeyler yazdığımda.

ben anonim soru sorma hakkı olsun diyenlere katılıyorum. günde 1 çok olabilir belki ama haftada 2-3 olsa mesela? anonim sorsak? belki böylece insanlar hem sözlük hesabı kullanıp hem de gizlenmek istediklerinde kullanmak için farklı bir hesap almazlar. kullanıcıya da kolaylık. hatta anonim için de numaralandırma olabilir ki anonimler karışmasın filan. yapılır yani.

niye illa bir şeyleri zorla ve soru soran/paylaşan kişiden bağımsız olarak saklamak istiyorsunuz? internet zaten her yazılanı saklıyor, silinmiyor. bari burada biraz rahat olabilelim. olmaz mı?

edit: anonim soru sorulabildiğinde de msj atılabilsin, ama duyuruyu yapan kişi mesajlaşmada nickini saklama/açık etme seçeneğine sahip olsun.

edit2: ben tik olayını seviyorum. bir duyuruya baktığımda verilen cevabın tercih edilen/doğru olan/işe yarayanını çat diye görebiliyorum. +1 de eklensin ama tik olsun ya, güzel bir şey o. bence.

şöyle ki
birisi bir soru sorar, diğer isteyen kişiler de bunu cevaplar. duyurusunu silen adam alttaki cevapları da sildiği için o cevapları yazanların kimisine haksızlık oluyor. doğru.

peki şöyle yapsak
ben soru sorayım ve sorduğum soruya 10 tane cevap gelmiş olsun ve sorumu 2 gün sora sileyim. ancak ben sorumu sildikten sonra benim nickim yerinde "anonymous" ya da ne uygun görülürse "anonim" vs yazsın. böylelikle cevap verenlerin hakkı da soruyu soranın kimliği de korunmuş olur.
(tabi burda şöyle bi sorunsal da ortaya çıkar bu durumda o cevap verenler sorunun ilk halini bileceği için kimin yazdığını da hatırlayabilir ve bunu açıklayabilir
"bu soruyu da rentts yazmıştı ama korkmş adını silmiş" vs
gibi yorumlar yapılabilir.
bunun önüne geçmek için "anonim soruların yazarlarının adını yazmak/yayınlamak yasaktır" gibi bir kural konabilir.

yahoo answers'a benzemek değil ki bu. bir soru cevap sitesinde akla gelen güzel bir özellik sadece. daha önce yahoo answers benzer özellikleri getirmiş doğal olarak. ve biz de öyle özellik getirerek siteyi daha yararlı hale getiriyoruz. yani yahoo answers'ta görmemiş olsan bile akla gelebilecek birşey bu. ben bazen oraya da takıldığım için ordan da görmüş oldum. bir de oranın tamamen aynısı yapılmıyor zaten.

bu siteyi güzel yapan fonksiyonları değil sadece yani, samimiyeti daha güzel koruyan ve türkçe olarak yardım edebildiğimiz, iyi insanların takıldığı güzel bir yer olarak düşünüyorum.

bu olaya, istemiyorum kardeşim şeklinde bencilce yaklaşan, kendi subjektif değerlerim bağlamında, egoist, sosyal hayatta başarısız olma potansiyeli çok yüksek uyumsuzun birisidir.

abicim ne var ya, aynı dertten müzdarip insanlar gelip faydalansa yani ? nedir çekincen kardeşim, isim vermiyosun yaşadığın yer belli değil ?

vallahi anlamakta çok, çok zorlanıyorum insanları.

ben orada subjektif olduğumu belirtmiştim. optimal koşulları varsayarsak, herhangi bir sorun çıkacağını sanmıyorum.

bence burası, değil türkiye'nin, belki de dünya'nın en iyi "derde derman" sitelerinden birisi. çünkü kitle belli, birşeyleri gerçekten paylaşmak isteyen belli.

kendi açımdan yola çıkıyorum, e doğal olarak kendimi sizin yerinize koyamam. ben burada sorduğum 5 sorununda başkalarının derdi olabileceği düşünülerek, arşivlenmesinde hiç sıkıntı görmüyorum.

e, donanımsal bilgiye, forumlar üzerinden erişirken sorun yok da, neden burada sorun var onu çözemiyorum.

facebook kişisel bilgilerimizi çaliyüüüür'e benzetiyorum ben bu gürültüyü, kusura bakmayın lütfen.

amma büyüttünüz olayı. amma dert ettiniz. silinmesin nolcak.

haliyle yazılanları okumadım. bize de bundan yapın bizim de doğum günümüz oluyor kardesim!!

@smyrna,
bir örnek vereyim mesela. Çevremdeki bir iki arkadaşım ve kız arkadaşım kullanıcı adımı biliyorlar. Evimde şans eseri bilgisayar açıkken gördüydü bu ikisi, kız arkadaşım da zaten duyuru kullandığımı biliyor, zaman zaman burdan birşeyler sormamı istiyor buradan.

Gelelim sadede, bunlar meraktan sanırım, benim ne sorduğuma bakıyorlar arada, arkadaşlarım bazen gelip iki gün önce şunu sormuşun hacı noldu diyorlar.

Şimdi bazılarınız hatırlar belki geçen hafta kız arkadaşımla aramdaki cinsel problemle ilgili bir soru sorduydum, kızın kalbini ve özgüvenini de kırmak istemiyordum. Bu nedenle duyuruyu açarken sileceiğim altta not olarak belirtmiştim, onun okumasına fırsat vermeden.

Böyle bir durumda ben ne yapmalıyım, bi kullanıcı adı daha alıp, bu sefer özel sorularımı buradan sorup, kimseler görmesin diye eksiduyuru sekmesinden her an çıkış yapabilecek hızda mı olmalıyım?

Biraz uzun oldu ama, silinme olayı bu tarz kişiye göre değişen münferit durumlar için önemli. Bırakınız geçsinler, bırıkınız silsinler. Kim ne karışır ki, kimse kişisel veya aptalca olmayan bir soruyu silmez zaten kolay kolay.
Yani duyuru biz sildiğimizden dolayı soru arşivi niteliğini kaybetmiyor. Duyurunun bu hususta ihtiyacı olan tek şey zaman. Soruların hepsi 1 günde sorulmuş ve cevaplanmış olmayacak elbette.

hangi amaçlarla kullanacaksınız?

feysbuka girmek film izlemek için 2 buçuk milyar vereceksiniz orda bi durun. gereksiz harcamanın alasını yapıyorsunuz. 1400e aldığım aletle call of duty mw3 oynayabiliyorum ben. 2500 de nedir?

lenovolar çok boktan. alma asus al.

thinpad'ler iyi Lenovo Thinkpad T520 muhteşem ama ikiye katlar sanırım bütçeyi.. :)
www.ereyon.com.tr
bu tarz bi cihaz fena olmayabilir..

monsterlara bak derim

lenovo'lar canavar. kesinlikle tavsiye ediyorum, www.vatanbilgisayar.com adresindeki cihazı gönül rahatlığıyla alabilrsin örneğin. ihtiyacını fazlasıyla karşılayacaktır. lisanslı windows 7 premium sahibi olmak istemiyorsan farklı bir yerden freedos yüklü (işletim sistemi olmadan) halini de bulabilirsin sanıyorum. bu şekilde daha da ucuzlayacaktır.

@cro magnon; çok abartı şeyler söylenmesin diye öyle bir sınır koydum. senin dizüstü hangi marka?
@rentts; nedenini de söylersen çok yardımcı olmuş olursun :)
@gibsonrules; öyle bişi istemiyorum :)
@oddity; windows 7 kötü mü? y570ler mi daha iyi, senin dediğin mi?

o zaman dellere bakabilirsin,dell kullanıyorum taş gibi notebook,ciddi anlamda taş gibi hani :)

dell almanı önerebilirim. ben bunun 501 olan bir alt modelini kullanıyorum, en hassas sebeplerden biri servis kalitesi.

www.pcdepo.com

windows 7 kötü değil tabii ki. sadece farklı bir işletim sistemi kullanma niyetindeysen ya da sana "abi bende windows 7 ultimate 64bit var, istersen sana vereyim kullan" diyebilecek bir arkadaşın falan varsa boşu boşuna fazladan para verme bilgisayarda yüklü olarak gelen işletim sistemine. biraz araştırırsan birçok marka ve modelin freedos yüklü versiyonlarını bulursun, onlarca dolar kar edersin.

(bkz: asus ux31)

değil hacıt! normal bu arada mesaja cevap veremedim, kusura bakma, şimdi fırsat buldum, naftalin işini kafana takma.

grip'in sözlük reklamı işe yaramış.
ama değil. f-c sağlamdır. güle güle hatta kahkaha ata ata kullan.

geçmiş olsun. o paraya 9 tane kalem alıyorum ben. markası olmuyor ama yazıyor yani.

pahalı ya. kalem sektöründe iyi para var.

faber grip serisi o civarlara satılıyor. yani markasına ve modeline göre normal bir fiyata almışsın. kaybetmezsen uzun yıllar güzel güzel kullanırsın..

Bu kalemleri anca kaybedince yenisini almak zorunda kalıyorsun, üzülme.

2006 dan beri kullanıyorum kendisini sağlam ötesidir, taklitleri darman durman olurken bu taş gibi durur.

Yok ya piyasaya göre fiyat normal. Ayrıca bu kalem çok güzel, bende de vardı.

kalem diyip geçmemek lazım ben o parayı verirdim ama değmiyo

uçlu kalem bi defa alınır.o yüzden oluru var.3-4 sene önce piyasası 6.75 ti.demek 9 a çıkmış.bunların tombulundan aldım ben de 11.5 tl.

hacı ben rotringe 15 tl ye yakın para verdim ..kimde olmadı sen neyin derdindesin böle , (hayatını yaşa sana manita bulucaz).

üstüne az daha koyup rotring rapid alsaydın bari. yumuşak plastik tutma yerinin üstündeki vidalı kısımdan ya da ucun vidalı kısmından cortlayacak. çok yere düşerse ömrü kısa olur.

ben de senede 2 kere kaybedip alırım bu kalemin siyahından yıllardır. okulun kopicilerinde 7 liraydı en son. pahallı değil heralde.

Ben bu kalemden 1995 yılında almıştım ve hala kullanıyorum, öyle diyeyim.

çok vermişsin. bunun temiz 2. eli 5-6tl'ye gidiyor.

bir tribünün bir bölgesi kadın ve çocuklara ayrılmış durumda. ücretsiz izleyecekseniz oradan izlemek zorundasınız. hiç şahit olmadım ama bana gelen bilgi böyle. merkez tamam.

kadınlar ve çocuklar için ücretsiz bilet alma zorunluluğu var. nüfus cüzdanının fotokopisini istiyorlar, çocukların ise yanlarında büyükleri olmak zorunda. çocuklar için de bilet alacaksınız yine nüfus cüzdanı fotokopisi ile. genelde maçtan birgün önce duyuruluyor, şu saatler arası şuradan bilet dağıtılacaktır diye siz de gidip alıyorsunuz. maç günü biletiniz elinizde maça giriyorsunuz. bir de evet hala geçerli. daha doğrusu tersi bir karar çıkmadıkça artık hep geçerli.

yani gidip yine gişeden n.cüzdan fotokopimizi verip ücretsiz biletimizi alacağız anladığım kadarı ile?

evet nüfus cüzdanı fotokopisi ile alınabilir. biletsiz seyircileri almıyorlar.

geçen ay bindim metro turizmde vardı ankara-istanbul yaptım ama iğrenç bir duygu uzun yol için kesinlikle tavsiye etmem, sanırım pek güvenli olmadığı yada konfor yüzünden kaldırıldı, artık tüm firmalar 2+1 otobüslere dönerken basık otobüste gitmek pek keyifli değil...

nadir ama var. geçen bindiriyorlardı beni bi tanesine. metro turizm idi sanırım emin değilim.

metroda var sadece bildiğim kadarıyla.

bir ara hız ve rüzgar birleştiğinde salınım sorunu yaşadıkları için güvenli değil diye yasaklanmıştı. bunu tek bozan metro sanırım...

geçen hafta bodrumdan gelirken bir kaç tane gördüm. hatta neoplan ve setra markaları idi galiba

nerde mi? sonradan özel belediye otobüsü oldu bi çoğu(çift katlı dedikleri). sonra onlarda kaldırıldı, şimdi hepsi uykuda..

turuncu kısmı ucu giren birşeyle kaydırıp pilin yanındaki girintiden elle çekeceksiniz.

araba alma motor al yaşın gençken :)

kardeş bence gerçekten ihtiyacın varsa utanma ya al kesinlikle.ama öylesine alıyosan salla uğraşılmaz.

uno, skoda favorit falan da bulursun o paraya

peki siz olsanız şuna biner misiniz?
www.sahibinden.com

renkten kaybediyor ama broadway şeker arabadır.

Broadway'e binilmez mi ya? Görüntü olarak bir sorun yok ama eski olduğu için çok arıza çıkartabilir.Mümkün olduğunca yüksek modelli bir araç bulun derim elinizdeki paraya.

o fiyata olur mu bilmem ama oluyorsa vosvos al.

uno gider, çok da iyi olur.

Serçe al

bahsettiğin broadway'e de binerim, şahin'e de binerim toros'a da binerim. kimseden çekinmem. herkes kendi kesesine göre alıyor, utanacak bir şey yok.

Uno +1 okula bir arkadaş onunla geliyordu oradan biliyorum çok atik bir araba. temiz bulabilirsen eğer uno iyi olur.

o paraya güzel bi vespa alınır. kırmızı renkte. çok da güzel olur.
ama illa ki araba alıcaksan ve şahin tarzı arabaları da itici buluyorsan reno twingo al. 6-7 bin liraya bulabilirsin.

o içindeki hissi yendiğin gün harika bir adam olacaksın.

bak burada satıyor adam mis gibi vosvos. onu al: (git: #328667)

1500 tl daha bulursun belki

Bu utanılacak birşey değil ki. Ben üniversitenin ilk yılında 18 yaşındayken fiat bis alıştım. Yağmur altında otostop çeken öğrenciler hatta ablam bile burun kıvırıp arabaya binmiyordu o derece. Ama cidden hurda da olsa kendi arabanızla gezip tozmak güzel birşey.

Arabayı alırsınız bir şekilde ama iki şeyi düşünün, 1 yakıt, 2 bakım masrafı.

Şahin biraz fazla yakabilir. Bu gösterdiğiniz broadway ise 27 yaşında, hergün masraf çıkarır. 5k liranın üzerine bi iki bin lira daha koyup daha genç arabalar alabilirsiniz. Mesela 97-98 twingolar var o fiyata. Konfor falan aramıyorsunuzdur zaten, o tip birşeyler tercih edebilirsiniz.

www.sahibinden.com?

3000 liraya bırakır bunu sahibi.
kalan parayı da arabayı adam etmek için harcarsın.

pek konforlu sayılmaz ama dışardan bakınca güzel görünüyor, senin kriterin de dışardan güzel görünmesi zaten.

şöyle bi vosvos var: www.sahibinden.com

yav bundan utanılır mı dostum. Benim üniversitede, lisansta okurken tempram vardı, 6 bin liraya sattık sonra. Ara sıra bozuluyordu sanayiye götürüyordu peder, o zamanlar okula metro ile gidiyordum. O kadar çok arıyordum ki arabamı.
Araba yav bu utanılır mı, en boktan arabayı , metroya otobüse tercih ederim. Kapının önünden biniyorsun mis gibi.
Hem bunun kıroluk ile alakası yok, paran çok olsa gidip bmw'e binmeyi sen de bilirsin. Paran ne kadar ise onu alırsın.


www.sahibinden.com

çapır al araba alma.
ille araba alcam diyorsan woswos al

2 bin daha koyarsan dacia solenza tek seçenek. neticede 2005 model araba. bizdeki 220 bin km de hala canavar gibi.

saxo

Skoda Favorit alın, 3500-4500 aralığında 1990-1994 model bulabilirsiniz. Gayet kullanışlı, hem pek kibar bir araba.

www.eksisozluk.com

Biz bu arabayı 8 sene kadar kullandık, hiç bakıma falan gitmedi, ve bujilerde ateşleme dışında hiçbir sorun yaşatmadı. Bujiler değiştirildi, o da halloldu.

kitapçanın kapalı bir odası var içerisinde bir masa bulunan. rica edip oraya geçebilirsiniz, ders çalışmak için hayli uygundur.

irenenin sigara içilebilen odasında öğlen vakti ders çalışabilirsiniz. akşamları dolar. ama biz öğlenleri ders çalışmak için kullanırdık hep. başka çalışanlar da oluyor.

selanik caddesinde(tam emin değilim) kitap kurdu var. herkes ders çalışıyor orada. ;)

8de taksimde olsanız rahatlıkla yetişirsiniz herhalde. yürüyerek bile gidilir üşenmezseniz. zaten teleferik üç beş dakikada gidiyor yavaş yavaş.

istanbulda yaşamadığım için teleferik olduğunu bilmiyodum. merak ettim, resmine bakarken şöyle bişey buldum.

www.istanbulburda.com

sabah kalktığında aç hissetmeyebilirsin bir süre için. yarım saat bir saate vurmaya başlar.

karnın sırtında gibi hissedersin :)

ilk önce hissetmezsin açlığını.zaten mide 1 saatte anca kendini toparlıyormuş uynınca